Endometriozis hastalığı rahim içi tabakasının vücutta başka alanda yerleşmesiyle tanımlanmaktadır. Bu dokunu en fazla yerleştiği alan karın bölgesinde rahim ve yumurtalıkların olduğu alandır. Nadiren farklı yerlerde yerleşebilir. Bu yerleşim sonrası dokunun rahimde yaptıklarını taklit etmesiyle, pelviste tahrişler, yapışıklıklar oluşturması nedeniyle ağrı ve gebe kalamama sorunu yaşanmasına neden olabilir. Adet döneminde rahimdeki doku kan serviks istikametinde vajinaya doğru akar. Bunun bir kısmının pelvisten tüplere girebilir. Bu hücrelerin vücut tarafından temizlenememesi halinde endometriozis oluşmaya başlıyor.
Endometriozis oluşumu
Bunun neden oluştuğu kesin bir bilgiye dayanmaz. Ancak gelişimi hakkında bazı teoriler bulunmaktadır. Bu yüzden teoriler hastalığı tanımlaması yapılır. Bu teoriler içinde kabul görenler ise;
- Rahim içinde oluşan adet kanının geriye akması, tüplerden geçerek karın içine yerleşmesi
- Endometrium dokusunun kan ve lenf damarları sayesinde vücutta başka alanlara taşınması ve buralarda yerleşmesi
- Karın içindeki hücrelerin bazı faktörler nedeniyle endometrium dokusuna dönüşmesi. Bu teori çölomik metaplazi teorisi olarak anılır.
Endometriozis hastalığın ilk oluşması sırasında pelvik yüzeyde yassı ve küçük lekeler ya da benekler ve kabarcıklar meydana gelir. Bunlar saydam olabileceği gibi, kahverengi, mavi, beyaz, kırmızı ya da siyah renkte olabilir. Bu oluşumlardan içi kan dolu olan kistler gelişebilir. Bunlar çevredeki dokuda tahriş oluşturabilir ve yapışıklık adezyon adı verilen dokulara neden olabilir. Bunlar pelvik organları bağlar, onları kaplar ya da çevredeki bağırsakları kuşatır. Bu adezyonlar yumurtanın yumurtalıktan tüplere geçişine engel olabilir. Bu etki kadınların gebe kalamamasına ya da zorlanmasına neden olabilir.
Kadınların tümünde % 10 oranında endometriozis görülebilir. Bunların bir kısmında belirtiler olmayabilir ya da az oranda belirti bulunur. Bir kısmında ise şiddetli adet ağrıları, ağrılı cinsel ilişki, kronik pelvik ağrı ya da sadece kısırlık etkisi görülebilir. Genellikle başka sebeplerle pelvik ameliyat uygulanan kadınlarda endometriozis tanısı yapılmaktadır. Bu üreme çağında olan genç kızları ve çocuklu kadınları etkileyebilir. Kısır olan kadınlarda % 24-50 oranında etkili olan endometriozis, kronik pelvik ağrısı olanlarda % 20 kadar etkili olabilir.
Endometriozis odakların bulunduğu yere, derinliğine, büyüklüğüne, adezyonların olmasına ve şiddetine göre dört farklı derecede sınıflandırılır. Bunların ilk iki evresi hafif olguları, diğer iki evre şiddetli olguları ifade eder. Son evreler çikolata kistlerinin ve şiddetli adezyonların varlığını belirtir.
Endometriozis belirtileri
Hastalarda belirgin etkiler kronik kasık ağrısı, karın ağrısı, bel ve sırt ağrısı, şiddetli adet sancıları, kısırlık gibi belirtiler görülebilir. Hastalarda bunun dışında idrarda yanma, dışkılama sırasında kanama, vücudun dışa açılan burun gibi alanlarında kanama, bacaklara kadar inen ağrı gibi etkilerde meydana gelebilir.
Endometriozis tanısı
Hastalığın tanısında ilk evrelerde laparoskopi kullanılmadan teşhis konulamaz. İleri evrede olan hastalarda ultrasonla çikolata kistlerinin izlenmesi mümkündür. Ancak her iki durumda da kesin tanı için, laparoskopik yöntemin kullanılması gerekir. Laparoskopi sırasında şartlar uygun olursa, hastaya hem tanı konulabilir, hem de çikolata kistlerinin çıkarılması yani tedavi mümkün olabilir.
Endometriozis hastalarında kısırlık tedavisi
Hastalarda endometriozis hastalığının tedavi edilmesi değerlendirilmeden önce, tüm kısırlık etkenlerin değerlendirilmesi gerekir. Hafif hastalık olgularında kısır kadınların doğurganlığının arttırılması için, tedavi öncesinde laparoskopi uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmelidir. Bu değerlendirmede kadının yaşı, pelvik ağrı ve ne kadar süreyle kısırlık çektiği göz önüne alınmalıdır. Kadında diğer kısırlık etkenleri de bulunabilir. Bunların değerlendirilmesi tedavinin sonuçlarına olumlu yansımalar yapar. Eğer kadında ağrı etkisi varsa, laparoskopiyle cerrahi girişim yapılabilir. Özellikle kısırlık açısından başka bir etkenin bulunmaması halinde, laparoskopi yapılması seçeneği değerlendirilmelidir.
Endometriozis hastalığında kısırlık için cerrahi tedavi
Hastada minimal seviyede endometriozis olması halinde, laparoskopik girişim gebelik oranının arttırılmasında az etki yapsa da, bu önemli olarak kabul edilir. Bu konuda yapılan bir araştırmada, endometriozis tedavisi yapılmış kadınlarda % 29 oranında gebelik elde edilmiştir. Diğer yandan endometriozis tanısı yapılmış, ancak laparoskopi yapılırken tedavi uygulanmamış olanlarda elde edilen gebelik oranı % 17 kadar olmuştur. Ayrıca orta ve şiddetli hastalığı olan kadınların başka bir kısırlık nedeni bulunmuyorsa, laparotomi tedavisiyle kadınların gebelik oranları arttırılmaktadır.
Endometriozis hastalığında kısırlık için medikal tedavi
Hastalara uygulanan ilaç tedavisi ağrıları hafifletmek için etkili olabilir. Fakat bunun için kullanılan doğum kontrol hapları, GnRH analogları, danazol, progestinler gibi ilaçların hastalarda doğurganlığı arttırdığıyla ilgili herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Bu konuda yapılan araştırmalara cerrahi tedavi sonrasında ya da öncesinde uygulanan ilaç tedavilerinin kadının gebe kalma olasılığını azalttığı ve geciktirdiği belirlenmiştir. Ancak kadınlarda kullanılan ilaçlar genel olarak ağrıyı, cinsel ilişkinin ağrılı geçmesini önleyebilir.
Endometriozis hastalığında kısırlık için takip
Hastalar için tetikte bekleme yaklaşım expectant management olarak tanımlanmaktadır. Bu cerrahi tedavi edilen genç yaştaki kadınlarda iyi bir tercih olabilir. Hafif derecede olan hastalık odaklarında, laparoskopik tedavi sonrasında 8-9 ay süreyle takip edilen kadınların % 40 oranında gebe kaldığı bilinmektedir. Bu tedavi seçeneği kabul edilebilir sürede devam ettirildiğinde gebelik elde edilemezse, kadında doğurganlığı arttıracak olan diğer tedavilere yönlenme söz konusu olur. Bu tedavi kararının alınmasında kadının bulunduğu yaş oldukça önemlidir. Çünkü yaşı 35 in üzerinde olan kadınlar daha düşük oranda doğurganlık potansiyeline sahip olup, gebeliğinde daha yüksek oranda düşük riski taşır. Bu nedenle yaşı ilerlemiş olan endometriozis hastası kadınların tedavisinde daha agresif olan doğurganlık tedavilerinin uygulanması daha kabul edilebilir. Hastalığın şiddetli seyrettiği kadınlarda tetikte beklemenin uygun olmadığı söylenebilir.
Endometriozis hastalığında doğurganlığı arttırıcı tedaviler
Kontrollü ovaryan hiperstimulasyon ve intrauterin inseminasyon: Bu konuda yapılan araştırmalarda minimal yada hafif derecede endometriozis hastası kadınlarda, kontrollü ovaryan hiperstimulasyon ve intrauterin inseminasyon sayesinde doğurganlık oranlarının arttırıldığı tespit edilmiştir. Bu kadınlara hiç tedavi uygulanmadığında, gebe kalma oranları ise, yaklaşık % 2-4,5 arasındadır.
Yardımlı üreme teknolojisi: Endometriozis tanısı konulan ve kısırlık sorunu olan kadınlarda tüp bebek tedavisi, aşılama tedavisi, yumurtalık uyarma tedavisi gibi yardımcı üreme yöntemlerinin uygulanası halinde gebelik oranlarında artış elde edilebilir. Yardımcı üreme yöntemlerindeki başarı oranı kadının yaşıyla bağlantılı olarak değişim göstermektedir. 35 yaşını geçmemiş olan kadınlarda aşılama tedavisi ve tüp bebek tedavisiyle elde edilen canlı doğum oranları % 30 ile % 35 arasında değişim gösterir. Kadının yaşı 35 ile 37 arasında olursa bu oran % 25 civarına iner, yaşı 38 ile 40 arasında olursa % 15 ile % 20 seviyelerinde seyreder, 41 ve 42 yaşlarında olan kadın hastalarda ise yaklaşık % 10 civarında canlı doğum elde edilebilir.
Endometriozis derecesi orta ve şiddetli olan kadınlarda uygulanan cerrahi tedavi doğurganlığın tedavi edilmesinde başarısız olursa, yardımcı üreme yöntemlerini kullanmak en etkili olacak yöntemdir. Bu konuda uzmanların görüşüne göre yardımcı üreme yöntemlerine başvurmadan hastanın tedavisinde uzun süreli GnRH analoğu kullanılmasının doğurganlık elde etme oranını yükselttiği yönündedir. Şiddetli endometriozis durumunda kadınlara cerrahi tedavi uygulamadan direkt olarak yardımcı üreme yöntemi uygulanması gebe kalma olasılığını yükseltmektedir.
İstanbul’da çikolata kisti/endometriozis tanı ve tedavisi için Prof. Dr. Ateş KARATEKE ile iletişime geçebilirsiniz.
Dilerseniz Hemen 0216 368 2448 nolu Telefonumuzu Arayarak Bilgi ve Randevu Alabilirsiniz.
Dilerseniz Buraya Tıklayarak İletişim Sayfamızdan Bizlere Mesajlarınızı İletebilirsiniz.
Son Düzenleme: August 12, 2020, 6:45 pm